Beni, bana rağmen sevebilir misin?

Bazen bahaneler de kurtarmaz, gözünü kaparsın, kulaklarını tıkarsın ve bir şey olsun sahne değişsin istersin. Hayır olmayacak, filmde değilsin, hayat diye bir şey var ya onun kuralları da var. Gerçek diyorlar ona biliyorsun. Bir elinden iğrendiğin bir günahın tutmuş bir elinden tek kare bir rüya. Her türlü bir yaraya gidiyorum. Yara yüzünü ekşitiyor beni görünce. Hangi yara niye sevsin beni söyle. Mecnun olsaydı, severdi ama yok. Leyla akamayacak.
Bir insan bir insana nasıl tahammül eder? Tek hatada ölecek gibiyim. Dünyanın umurunda değilsin, hataların da öyle. Öyle çok ve öyle gereksiz eleştirilmişsin ki dünyanın tüm gözleri senin üzerinde sanki, kıpırdayamıyorsun. Bundan sonra milyonlarca hareket yapman gerekecek. Birinde dahi hata yaparsan seni evrenin dışına kadar dışlayacaklar sanıyorsun. Mesela arkadaşların yüzüne bakmayacak, sevgili karın seni terk edecek ve çocukların elveda bile demeden ayrılacaklar evden.
Bana senaryolarımın iskeleti kimden yadigar?  Yine gidiyoruz annemin kollarına. Dünya kötü, insanlar kötü, arkadaşlar bile kötü ve sen şapşalın tekisin. Evden çıkma, ziyan olursun. Bir şey olma, hedef olursun.  Anne biyolojik davranıyor, oğlunun çükü önemli. Kimliksiz yahut obsesif, korkak bir ruh onu ilgilendirmiyor. Öncelikle, sağ salim yumurtalığa ulaşsın spermler, her şey sonraki iş. Sonra vakit kalıyor mu anne? Sonraki vakitler dünyanın tüm zamanları da olsa yetiyor mu ha?
Beni, bana rağmen sevebilir misin? Sence inanır mıyım sevdiğine? İnansam bile bir gün artık sevmeyeceğin endişesinden emin olabilir miyim? Ölmeyeceğine söz verebilir misin? Bir yere kadar geliyor film, sonrası kader.
Bir çemberin içinde buluyorum kendimi, etrafımdakiler beni linç mi etmek istiyorlar? Bir hata yapmış olmalıyım. Güçsüzlere yakışmayacak bir hata. Sarı dişleri, kızıl sakallarıyla kapanıyor çember. Kaderde orta çağda cadı olmak da varmış. Bak sen.
Tarık Devrani
Bu yazıyı paylaşmak ister misin?