Hayatın içinde birer diken miyiz diğer insanlara karşı

Saçma sapan bir günün gecesinde aklımda deli sorularla oturuyorum yine.

Hayatı sorgulamak, yaşamın amacını bulmak gibi saçma bir işe giriştim sanırım.

Kendine kendime soruyorum bolca, hayatı diken üstünde yaşamak nasıl açıklanabilir. Biz hayatı diken üstünde mi yaşıyoruz yoksa bizler hayatın içinde birer diken miyiz diğer insanlara karşı?

Çevremize bakıyoruz gülümseyen yüzler, havada uçuşan iltifatlar, pohpohlamalar hoşumuza gidiyor. Peki bizi kabullenmeyen fertlerin içinde yaşamanın adı ne olabilir hiç düşündünüz mü?

Bir anımız bir anımızı tutmuyorsa gülen yüzümüzün bir saniye sonra değişmesi sadece burçlara mı yorulmalıdır? Yoksa dengesiz olarak mı görmeliyiz kendimizi?

Özgürleşmek için ne yapmak gerekiyor? Mesela ben artık özgürüm demek için nasıl yaşamalıyız? Yapılacak bir çok şey varken hiçbir şey yapmadan balkonunda oturmak özgürlük müdür?
yoksa yapıp bahçelerde koşmak mıdır özgürlük dediğiniz?

Yaşıyoruz sadece ama belkide yaşamıyoruz da sadece nefes alıp veriyoruz. Ruhun istedikleri ön planda olurken neden AN’lık mutlulukların peşinden koşuyoruz ve bu koşu derin yaralara yol açıyorsa AN’ı mı seçmeli insan?

Hayat sürekli soru sormaktan mı ibarettir?

Bazen bırakıp gidesim geliyor herşeyi ama aklıma takılıyor yine hani bu her şeyi ter kedip gidebilecek güce sahip olanlar hangi iki arada ve hangi bir derede yüzüyorlar. Sadece merak ediyorum.

Açıklayamadıklarımız ve daha birçoğu.

Beni ben yapan nedir diye soruyorum kendime bir cevap bulamıyorum çoğu zaman. Varoluşsal bir delilik içinde aklımın duvarlarını tırmalıyorum belkide.

Belki de bunlardır bizi biz yapan ama bizim sürekli kendimizden kaçmamıza neden olan aynı zamanda.

Hem hepimiz biraz deli değil miyiz? Yada ben deliyim de haberim mi yok?

 

Cumhur TÜRK

Bu yazıyı paylaşmak ister misin?