Yorgunluk…
Yoğunluk…
Yetememe…
Anlaşılmama…
Akım derken bokum olma…
Çevremiz kendi yansımasından nefret eden, kendini çekemeyen insanlarla dolu bu insanlar için sıkmayın, sıktırmayın kendinizi, sıktıkça kurursunuz. (Erdal İnönünün seçim reklamlarında limon sıkıp, sizi limon gibi sıkacaklar demesi aklımda)
İşe yaramaz, riyakar, vefasız, düzenbaz insanları temizleyin hayatınızdan yoksa dertlerle boğuşan hep siz olursunuz. Gösterdiğiniz her merhamet, vicdan, iyilik, sabır illede burnunuzdan geliyorsa zorlamanın bir mantığı yoktur.
Artık devir değişti ve hiç birimiz Mevlana değiliz, insanlara karşı tutumunuz hak ettikleri kadar olmalı. İnsan olduğu için sevin, yaşam hakkına, düşüncelerine saygı gösterin fakat sınırlarınızı aşmalarına müsade etmeyin.
Acımamayı öğrendiğin yerden sonra kolay kolay acıtamazlar canını ve daha saygı gören daha kıymetli olursun. Kimsenin rahatı, keyfi, lüksünden daha aşağıda görmeyin kendi konforunuzu. Kendinize yazık…
Çok açıklamaya çabalamayın birşeyleri, anlatarak değil, yaşatarak anlamalarını sağlarsınız. Anlamıyorsada tavrını görüp kendinizi toplarsınız.
Sizin ne dediğinizi önemsemeyen insanları, ne derlerse desinler dinlemeyin. İllede sabrınızın bir sonu olsun. Çeliğin bile bir erime noktası var. Taş bile çatlarken siz sabrediyorsanız, çatlayan siz olursunuz unutmayın. Anlaşılmadığınız yerde boşa tüketmeyin kendinizi, uzaklaşın…
Yazıktır…
Karşınızdakinin anladığı kadarsınız nihayetinde…
Haklı ile Hakkı’nın, hak kavgasında sulh olmaz… Sonu fecaattir…