İnsanın kendini deneyimleme yolculuğu

İnsan bir tek şey için dünyaya geliyor, Kendini Deneyimlemek.

Kendini deneyimleme yolunda karşısına çıkan her türlü engeli ise siyaset, din, tanrı, günah, sevap ve cennet, cehennem diye karşısına diken güç ise yine kendisi oluyor

Kendisini Deneyimlerken yaşadığı tüm travmatik engelleri koyan da yine kendisi oluyor. Biliyorsunuz her şey bir seçim. Olmuş olan için yapacak bir şey yok sadece olacağını bildiğiniz ya da sandığınız bir şey için harekete geçebilirsiniz. Durup dururken arkanızdan gelip size çarpan bir araba için yapacak bir şey yok fakat önünüzdeki araca çarpmamak sizin elinizde. Bir şeyi fark etmek gerekiyor, gelip size çarpan araç içinde yapacak bir şeyiniz yoktur. Sadece konuşur, tutanak tutar ve gidersiniz. Ağlamak, bunalıma girmek, üzülmek ve kahrolmak bir seçim oluyor burada.

Evet, ne demiştik kendimizi deneyimliyoruz. Tabi birey olarak deneyimlediğimiz bu yolculukta birde kendi oluşturduğumuz bir başka mekanizma da hakkımızda kararlar alıp bizi yoldan alıkoymaya çalışmakta.

Bunlardan ilki ve en önemlisi siyaset denen kavram içinde gerçekleşiyor. Bizim adımıza kararlar almaları gerektiğini düşünen ve bunun için her şeyi mubah gören bu yapı sadece kendi menfaatleri doğrultusunda hareket ederken insanı da öldürmekten geri kalmıyor. Düşünün sizin seçip kurduğunuz(u sandığınız) bir sistem sizi yok ediyor ve onu da siz besliyorsunuz ve bundan da zevk alıyorsunuz ve taraf oluyorsunuz.

İkinci sırada ise din var. Evet din özünde kendini bulmak konusunda sizi finalinize götürecek tek şeymiş görünse de oraya yerleştirdiğiniz kendini dindar sanan adamlar yüzünden din de siyasete benzemiştir. Din adamları insan öldürmenin bütün yollarını biliyor, fetvalar veriyor, anlamadığı kitapların içindeki bilgileri anlamış gibi yapıp cadı avına çıkartıyor, engizisyonlar kurduruyor, insan yaktırıyor, cihat ettiriyor, kafa kestiriyor ve bütün bunları da Tanrı/Allah/Rab için yaptığını söylüyor. Sizce böylesi bir durumda size gerçeklik yolu çizdiğini iddia eden bu kişiler ardında giderek kendini gerçekleştirebilir mi?

Üçüncü sırada ise insan uyutan sistemler var ki bunu da yöneten yine siyasetin ve dinlerin başındaki adamlar olmakta. Spor, seks, uyuşturucu, televizyon ve moda. Seksin, tanrı yolunda olan bütün dinler içinden bu kadar baskın çıkmasının asıl nedeni; din adamlarının seks ve cinsellik üzerine yoğunlaşmasından ötürü olmakta. Düşünsenize evlenmenin yasak olduğu rahiplik kurumu içince binlerce eşcinsel ilişki ve çocuk tacizi/tecavüzü vakası ortaya çıktı. İmamlar ve hocalarda da farklı bir şey söz konusu değil. Burada bir şeyi fark etmek hatta idrak etmek gerekiyor. İnancın kendisi bunu yaptırmıyor sadece o inancı kendi anladığı gibi yorumlayan insanlar yüzünden oluyor bütün bunlar. Yasaklandıkça cazibesi artan seksin, kendi yaşıtlarından çok daha aşağı düşerek, pedofiliye dönmesinin arkasında sistemin mühendislik harikası olan bu insanlar var yine.

İnsanın kendi yarattığı cehennemden bir an önce çıkması gerekiyor ki “kendini gerçekleştirme yolunda” realist adımlar atsın. Dünya haritası denen şey, insanın bu aleme olan izdüşümünden öte bir şey değil. İnancı yüzünden yok edilen binlerce uygarlığa sahip bu gezegen. Kendisi gibi görünmüyor diye, kölelik sistemini getiren ve milyonlarca insanı öldürüp soyunu yok eden insana ait bu gezegen. Daha fazlası, daha fazlası diyerek yok ettiği canlıların -ki sayıları yüzlerce milyarı geçmiştir- cehennemini yaratmıştır insan bu gezegende. İnsan, kendisini deneyimlerken, deneyimlediği şeylerin hepsine körleşip, idealar uğruna insan katlettiği bir savaşın içinde cenneti ve cehennemi tezahür ederek tanrıya varmanın hayali içinde yaşamaktadır.

Bu yazıyı paylaşmak ister misin?