tesadüfen

Tesadüfen

Aslında, “Bir sene daha acısıyla, tatlısıyla geçti” demek isterdim ama geride bıraktığımız yıla bakınca tatlı anılardan çok yarım kalmış hikayeler ile karşı karşıya kalıyorum. Daha senenin başında, ocağın ikinci haftasında patladı yılın ilk canlı bombası, Sultanahmet Meydanı’nda. Derken Ankara, yine Ankara, İstanbul, Bursa… Bu, sene içerisinde yapılmış olan saldırıların çeyreği bile değil. En acısı ise bizi buna alıştırma çabasına girmeleriydi.

İnsanımız artık korku imparatorluğunda yaşamayı kanıksıyordu. Bir süre sonra, patlamalarda paylaşılan acı mesajları bile aynıydı. Bizler için her şey aynıydı. Bizler ölüyorduk, büyüklerimiz kınıyordu, birçok hayat ve de birçok hayal yarım kalıyordu. Her bir patlama, sadece olduğu yeri yakıp kavurmuyordu. Birbirinden çok farklı insanları yakıp, yıkıyordu. Bir sürü annenin, bir sürü babanın, bir sürü eşin ve çocuğun canını yakıyordu. Bizler, sosyal medya hesaplarımızdan siyah kareler paylaşıyorduk, ölmüş olanları internete düşmüş olan hayallerini ve hayat hikayelerini kopyalayıp o karelerin altındaki metine yapıştırıyorduk, birileri de çıkıp olanları kınıyordu. Her şey rutin hale geliyordu, son seneler bu korkunç saldırılar artmamış mıydı zaten? Neden ilk defaymışçasına şaşıracaktık ki? Biz siyah kareler paylaşmaya alıştık, onlar kınamaya alıştılar.

tesadüfen

Bir de ölenler üzerinden naralar attık, sanki canından can kopan bizlermişiz gibi, sanki ateş bizim ocağımızda düşmüş gibi. Fakat en sonunda, oğlunu kaybetmiş bir baba her şeyi şu acı sözlerle ifade etti; “Tesadüfen taksiyle oradan geçerken olmuş. Bu kadar basit, ucuz. Ben istemiyorum oğlum ‘şehit’ olsun. Oğlum katledildi; ben başka bir şey demiyorum.”

Bu acı sözler, bir babanın artık sarılamayacağı, kokusunu içine çekemeyeceği, sadece ölüp gitmiş olan bigünah evladı için sarf ettiği sözlerdi. Ben ise buna daha geniş bir perspektiften bakıyorum. Bence bu sözler adeta bir seneyi özetliyor. Bu sene ve hatta yine yakın geçmişte insanlar, gençler, çocuklar tesadüfen hayatlarını kaybettiler. Bunun başka bir açıklaması yok. Biz, hayatta kalanlar ise tesadüfen yaşadık. Onlar tesadüfen oradaydılar ve bizler tesadüfen orada değildik. Artık bu güzel coğrafyada insanların yaşamaları da, ölmeleri de tesadüflere bağlı. Aksini söyleyebilir miyiz? Bizler bu tesadüfen hayatta kalmalara ve dahi tesadüfen ölmelere alıştıkça, birileri de sadece kınamakla yetindikçe daha çok ölürüz. Daha çok senenin belli günleri masumların kanlarıyla işaretlenir takvimlerde. Yeni gelen senede bizleri ne tesadüfler bekliyor acaba? Elbette hiçbir güvenlik açığı olmaksızın ve elbette üstlerde hiçbir suç aramaksızın; tamamen tesadüfen.

Oğuzhan GÜRGEN

Bu yazıyı paylaşmak ister misin?