yazmak yazı yaşam

Yazmakla başlayan yaşam

Çok uzun zaman olmadı yazmaya başlayalı ama yazdıkça sanki içimden bir parça kopmaya başladı. Beni ağırlaştıran, uçuruma doğru sürekleyen parçalarım birer birer kopup gittiler. Uzun zaman önce böyle başlamıştım bir yazıya “Söyleyemediğim şeyler var, konuşamıyorum ve kalemde yazamıyor bunları, susuyorum işte bir şiir daha yarım kalıyor.” gibi bir şey yazıp bırakmıştım.

Şimdilerde yine aynı durumdayım sanki. Bitmiyor yeni başlanan yazılar, sonu gelmiyor bazı cümlelerin. İnsanın seçtiği kelimeleri acısı ile birleştirip birazda ruhunun feryadını eklerse eğer yazmaktan çok yaşarmış beyaz kağıtların üzerinde ki siyah dünyada aynı acıyı. Sanki başladığım ve bitiremediğim cümlelerin acısı ile hayata tutunuyorum ben çünkü acıdan beslenen bir insan olmaya başladım gün geçtikçe ya da bana öyle geliyor.

Acıdan beslenen yazılar yazarak kendimi tatmin ediyordum çünkü bu acıların hepsini kendi isteğimle yaşıyordum. Birçok insan biriktirdim beyaz kağıtların içinde ve hepsini yüreğimin en çok acıyan yerine yerleştirdim. Belkide hep üzdüğüm kadar üzüldüm çünkü bende sütten çıkmış ak kaşık değildim.

Aslında acıdan beslenmek güzel de yarım kalanlar çok acıtıyor insanın canını. İşte böyle zamanlarda insan daha çok yazma isteği duyuyor. İşte tamda böyle zamanlarda kalemi kaldırmadan saatlerce yazabiliyor insan fakat sona doğru gelirken her seferinde olduğu gibi kalemin ucu kırılıyor ve yazamaz oluyor.

Mutluluk ile ilgili şiirler yazabilmek isterdim mesela ; kavuşan aşıklar, mutlu aileler, geleceğe umutla bakan çocuklar fakat güzel değildi yaşadıklarım, güzel değildi dünya…

O yüzden yeni bir kapı açtım kendime içerisi zifiri karanlık kalemi yüreğime saplayıp acıtan hikayeler yazmak için…

Yeni bir defter açtım kendime toz pembe bulutlar altında motorları maviliklere süren çocukların umudunu yazmak için…

Yeni bir sayfa açtım kendime anason kokulu harflerden yepyeni cümleler yaratmak için…

Ve yeni bir kalem aldım kendime mEGOlamanyak düşüncelerin bırakacağı izleri yazıya dökebilmek için.

Çünkü yazmak AN’ları anıya dönüştürmenin en etkili yolu.

Çünkü kalem bu yazar çizer güldürür bizi, bazen de azar canımızı yakar öldürür bizi…

Yazarken ateşin en sıcağını, buzun en soğuğunu yaşarsın, okuyanlar ılıman iklimlerde ellerinde kahveleri ile senin satırlarında yolculuk yaparken. İnsanca yaşamayı yazarsın kimi zaman.

Ülkende olmayan adaleti yazarsın belki, yada ölmesin kardeşim çocuklar dersin, gözyaşlarıyla ıslanmış kağıtlara.

Kalemin ve kelimelerin sınırının olmadığı bir dünyaya hoş geldiniz…

 Cumhur Türk
Bu yazıyı paylaşmak ister misin?