Zamanın ilişkisel boyutu

Zaman kavramı bir yerlere yetişmek ve yaşanmış şeyleri hatırlamak için var. Geçmiş hatıralar gelecek ise umutları çağrıştırır.

Hepimiz şu an olduğumuz kişiyi ortaya çıkartan bütün “ben seçimleri” ve “ben tercihleri” ile yol alıyoruz zaman kavramı içerisinde.

Zamanda hatırladığımız şeylerin bazıları bizi mutlu ediyor, bazıları ise mutsuz. Ve bizler zamanı yaşanmışlıklar ile deneyimlediğimiz için hatıralar da bu yönde kendini açığa çıkartıyor. Örneğin, gülüşünü severek birlikte olduğumuz kişinin, bizi anlamasını beklemek önce zamanın sonra da doğanın işleyişine aykırı. Ama bizler anlam yükleme ve zaman içinde düzeltme düşüncesi ile bunu kendi hayatımızın cehennemi haline çevirebiliyoruz. Ve suçlamalar ve hata bulmalar ve geçmişe bakıp keşkeler ve geleceği düşünüp umutsuzluklar çoğaltıyoruz.

Biliyorsunuz ki bizde zaman kavramı diğer insanlar ile olan ilişkiler ve yaşanmışlıklar ile anlam buluyor. İlişki yoksa zaman ve sorgulanacak davranışta yoktur. Sorgulanacak davranış yoksa mutsuz ben’lerde yok olacaktır. Zaman ve insanı birleştiren ilişkileri normalleştirmek için an içinde ki koşulları kabul etmek ve sonuçlarına katlanacağın kararları almak gerek.

Korkular da zaman ile ilintili bir duygu halidir. Zamanda yolculuk yaparsan neyi değiştirirsin diye sorsanız insanlara, hayatındaki kaosları ve yanlış alınmış kararları düzeltmek isterler. Oysa o yanlışı şimdi değiştirme şansı varken ısrarla onu yaşamaya da devam ediyorlar.

Değişmek ve dönüşmek için, zamana bağlı kalmaktan özgürleşin. Doğru karar şimdide açığa çıkar Pazartesi günü değil. Mübarek olan zaman şu andır, cuma, cumartesi ya da pazar değil. Gitmek için en doğru an şu andır, karşındaki kişinin ya da senin değişeceğin an değil.

Daha fazlası da var ama ben ne öncesini ne de sonrasını BİLMİYORUM…

Bu yazıyı paylaşmak ister misin?