Ayahuasca, Amazon ormanda yetişen bitkilerden yapılan bitkisel bir içecektir. Yüzyıllardır, bu çay şifa törenlerinde kullanılmıştır. Ayahuasca çayı halüsinasyona neden olur, ruhsal ve terapötik faydaları olduğu söylenir.
Ayahuasca çayı son yıllarda depresyon tedavisi için Batı tıbbının da dikkatini çekti. Binlerce yıldır yerli kabilelerin kullandığı kutsal iyileştirme yöntemi olarak kullanılan bu bitki, kabileler tarafından ruhsal, fiziksel, zihinsel hem de duygusal yönden kendilerini iyileştirmede araç olarak kullanılmaya devam edilmektedir. Ayahuasca çayının en önemli özelliği ruhlar âlemiyle bağlantı kurmada önemli bir araç olmasıdır.
Ayahuasca bitkisi, alındıktan sonra 4-8 saat arasında değişen, bilinç değişikliğine neden olur. Ayahuasca çayı, tecrübeli bir kullanıcının rehberliğinde kullanılmalıdır. Tıpta da bir ilaç olarak kabul edilmekte ve şaman kültüründe şamanik bir iletişim aracı olarak kullanılır.
Kimse bu içeceğin ne kadar kullanılması gerektiğini tam olarak bilmiyor. Ayahuasca bitkisine yönelik ilk kayıt 1851’de İngiltere’nin ünlü ethnobotanisti Richard Spruce tarafından yapıldı. Benzer yerli bitki kullanımının arkeolojik kanıtı göz önüne alındığında, kullanımının en azından iki bin yıl öncesine dayandığı tahmin edilmektedir.
Çeşitli nedenlerle şaman ritüelleri ile birlikte iç görüsünü yükseltmek ve ruhsal bağlantı kurmak isteyen insanlar tarafından kullanılan bu bitki, zihin halini uyandırmak ve vizyon yaratmak için özel bir karışım halinde ve törenle içilir. Dünyanın bir çok yerinde kullanımı yasak olan bu çayın törenler eşliğinde kullanımının olduğu turistik turlar yapılmaktadır. Kolombiya, Peru ve Ekvator’da Ayahuasca çayının kullanımı yasaldır.
Şamanlar ya da tıp adamları Ayahuasca’yı doğa ile iletişim kurmak ya da bir hastanın hastalıklarına sebep olan nedenleri spiritüel düzeyde görmek için kullanırlar. Brezilya’da Ayahuasca tüm katılımcılar tarafından alınıp birlikte içilir, bu onları iyileştirici ve ilham verici bir trans haline getirir.
Son on yılda ayahuasca yavaş yavaş Batılı toplumdan ilgi görüyor.
Psikoterapi alanındaki akademik araştırmacılarında ilgi gösterdiği bu bitki geleceğin, bilinçaltı temizliği çalışmalarının başında olacağı kesin. Zihinlerini sorumlu ve bilinçli olarak kullanan insanlar, ayahuasca’yı zihnin zenginliği, evrenin sonsuzluğu ve en derin korkuları ile yüzleştirmek için kullanırlar; böylece, bunlarla yüzleşmekten ve aşmaya dair kaynaklanan korkuların esrarengizliğini deneyimleyebilirler. Ayahuasca’nın depresyon ve zihinsel travma için yardımcı olabileceğine dair çok sayıda anekdot kanıtı mevcuttur.
Ayahuasca’nın etkisi olarak, birçok insanın kustuğunu ve diyare ile karşılaştığını söyleyebiliriz. Kullananlar vücudunu bu fiziksel etkiyle temizler ve zihinsel ve psikolojik deneyimlerle de vizyonlarını açarlar. Bu çayı kullandıktan sonra kendinizi tazelenmiş hisseder ve güçlü bir deneyimden sonra yeniden doğarsınız. Bilinçsiz kullanıldığında ölümle sonuçlanan yan etkileri olduğu söylenmektedir. Yerli halklar en dipte yatan ruhsal sorunların kaynağını yok etmek için yüzyıllardır ayahuasca kullanıyor. Özellikle Batı’da ayahuasca; depresyon, bağımlılık ve post travmatik stres bozukluğu gibi psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde giderek daha çok kullanılıyor.
Bu çay ile yaşanan halüsinasyonda, görüler yavaşça süzülmeye başlıyor ve karışımın demlenme süresine ve eyleme yüklenen anlama göre değişiyorlar. Bunların hepsi deneyimi etkiliyor. Sonrasında her şey rengarenk, renklerin birbirine karıştığı bir tişört gibi. Bu süreç uzun sürmüyor ve çok soyut bir boyut, bu sadece ruhun bu boyuta girişi. Bundan sonra macera başlıyor ve Anne Ayahuasca’nın ruhuyla bağlantı kuruluyor.